Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Tangoları
Cumhuriyetin kurulmasıyla Yeni Türkiye yüzünü çeşitli alanlarda Batı kültürüne çevirmiş, çok sesli müzik de bu şekilde ülkeye girmeye başlamıştır. Daha önceleri ülkede var olan müzik, tek sesli halk müziği ile saray ve çevresinde rağbet edilen, yine tek sesli bir müzik olan Klasik Türk Müziği idi. Ayrıca İstanbul’da saray mensupları arasında ve gayrimüslimlerin yoğun olduğu şehirlerde çok sesli Batı müziğine de rastlanmaktaydı.
Çok sesliliğin Türk yaşamına girmesi ve halk tarafından benimsenmesi tango ile başlamıştır.
Türk tangosu, Cumhuriyet öncesinde bir emsali olmadığından, ‘Yeni Türkiye’ konseptine uyan, ‘yeni ama bizden bir müzik’ olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişikliğe ve yeniliğe susamış genç Türkiye, müzik alanında kendisi için tangoyu seçmiştir.
Sadece Türk halkının değil, diğer Avrupa ülkelerinin, özellikle Akdeniz halkının, bu müziği hızla benimsemesinin önemli bir nedeni, İtalyan’lar ve diğer Avrupa’lı müzisyen göçmenler tarafından Arjantin’e götürülen Napoliten ve Akdeniz melodilerinin, Fransız ve Alman müzik tekniklerinin bir şekilde kaynaşarak tango halinde Avrupa’ya geri dönmesidir.
- Yüzyılın başlarında tango modası tüm Avrupa’yı sararken, Tayvan’dan Mısır’a, Fas’a kadar başka ülkelerde de moda olmaya başlamıştı. Ancak Arjantin dışındaki bütün bu ülkelerde tango ilk devrindeki özelliklerinde kalmış, bu müzikte yenilikler yapılmamıştır. Bunun sonucu olarak tango gözden düşmeye başlamıştır. Arjantin’de ise tango 4 ayrı devreden geçip günümüze kadar gelmiş ve popülaritesini korumuştur. Bu nedenle Band-O-Neon Orkestrasının amaçlarından birisi de eski Türk tangolarını yeni ve özgün düzenlemelerle tekrar ele almak ve dünyaya tanıtmak olmuştur.
BAND-O-NEON
1992 senesinde Viyana Müzik Üniversitesini ziyaret eden Güney Amerikalı besteciler, aynı üniversitenin öğretim üyelerinden Ertuğrul Sevsay’ı ülkelerine davet etmişlerdir. O senenin Ağustos ayında Arjantin’den başlamak üzere bir Güney Amerika turu yapan Sevsay seyahatinin ilk durağı olan Buenos Aires’te çocukluğundan beri hayran olduğu tangoyu yerinde ve orijinal şekliyle izlemiş ve bu konuya ciddi bir şekilde eğilmeye karar vermiştir. Orta Avrupa’da klasik müziğe gösterilen özenin Arjantin’de tangoya gösterilmesi sanatçıyı çok etkilemiştir. 1993’ten itibaren pek çok yazını Buenos Aires’te geçiren sanatçı, bandoneon çalmasını, tango müziğinin ve aranjmanlarının inceliklerini öğrenmiştir. Aralarında Osvaldo Pugliese, Horacio Salgán, Ernesto Franco, Walter Rios, Raúl Garello, Ismael Spitalnik, Luciano Leocata gibi tango dünyasının çok meşhur kişileriyle tanışmış ve bazılarıyla çalışma imkanı bulmuştur. 1995 yılında önce bir dörtlü olarak Band-O-Neon grubunu kurmuştur. Bir sene içinde gelişen grup tipik tango orkestrası haline gelmiş ve Avusturya’nın ilk tango orkestrası olmuştur. BAND-O-NEON 2-4 bandoneon, 3-5 keman, 1 viyolonsel, 1 kontrabas ve 1 piyanodan, ayrıca dansçı ve solistlerden kuruludur.
BAND-O-NEON halen Avrupa’nın yegane tipik tango orkestrasıdır. BAND-O-NEON eski devir tangolarını stillerini bozmadan yorumlamayı hedef almıştır. Tüm aranjmanlar Ertuğrul Sevsay’a ait olmakla birlikte bazı tangolarda meşhur Arjantin orkestra veya tango ekollerinin etkisi ön plandadır. Örneğin repertuardaki “La Cumparsita”, “Felicia” Juan D’Arienzo; “Quejas de Bandoneón” , “Sur” Aníbal Troilo; “El Once”, “Bahía Blanca” Carlos di Sarli orkestralarının stillerinde çalınmaktadır. Zaman zaman modern tangoları da repertuarına alan BAND-O-NEON eski ve klasik tangoların “modernize” edilmesine karşıdır. BAND-O-NEON’un amaçlarından biri de Türkçe sözlü tangoları yeniden ele alıp, yeni düzenlemelerle icra etmek ve dünyaya tanıtmaktır. Bugüne kadar Avrupa’dan Karaib Adalarına kadar pekçok ülkede konser veren BAND-O-NEON bu konserlerin önemli bir kısmında Türk tangolarını da seslendirmiştir.
BAND-O-NEON 1999 Temmuzunda ilk CD’sini yapmış ve tarihte ilk defa Arjantin ve Türk tangoları bir arada kaydedilmiştir. 2006 senesinde ise bir DVD çıkaran BAND-O-NEON, tangodan başka, Vals, Milonga, Canción gibi benzeri müzik türlerini de repertuarına almıştır. Tangonun “Altın Devri” sayılan 1930-1950 yıllarının tüm özelliklerini taşıyan BAND-O-NEON, Arjantin kültür yetkilileri tarafından “Arjantin Tangosunu Arjantin dışında en iyi temsil eden grup” unvanina layik görülmüstür ve Eylül 2011’de Ertugrul Sevsay’a Arjantin Milli Tango Cemiyeti’nde Leopoldo Federico tarafindan takdirname verilmistir. Üyelerinin tümünün Viyana Müzik Üniversitesi öğretim üyesi, mezunu ya da yüksek dönem öğrencisi olduğu BAND-O-NEON’un çalışma merkezi Viyana’dır.